Studio Plastico
25 Mayıs 2009 Pazartesi
Köşe başlarında bekleyip önünden geçen kızlara 180 derecelik açı yaparak gözleriyle taciz eden ve laf atan hayvan herifleri ikilemde bırakan klip.
“Lan altında mini etek var laf atsak mı”
“Yok olm baksana kız türbanlı.bizde müslümanız laf atmak olmaz şimdi”
Atıyım..atmıyım..atıyım….
Daha sonra klip yayından kaldırılır.Öyle garip bi milletiz işte.Televizyonda çıkan bir klip veya reklam bile kıçımıza batıyor.
Darwin vs. Görücü Usülü
22 Mayıs 2009 Cuma
Böyle de bir teorim var. Koskoca Darwin Abi'mizin yıllarını verip de taaa Gallapagos Adaları'na gidip de kuşuydu, böceğiydi, kertenkulisiydi, bi ton varlıkla uğraşıp da ortaya sürdüğü ve bugün hala tartışmalara sebep olan Evrim Teorisi'ni, Doğu halkları çürütmüşdür arkadaşım. Nasıl diyceksiniz. Anlatıyorum. Evrim Teorisi'nin ilk kurallarından biri nedir? Doğal Seleksiyon. Nedir doğal seleksiyon, açıklayalım. Gen olarak daha üstün olan bireylerin üreme ve hayatta kalma şanslarının daha fazla olması nedeniyle çoğalmada tercih edilmesi. Örneğin izliyoruz belgesellerde aslanlar, kaplanlar efenime söyliyim antiloplar vs. hep kavga ediyolar çiftleşmek için. Çünkü dişi birey en güçlüden yavrulayarak, yavrusunun da o kadar kuvvetli ve hayatta kalma şansının fazla olmasını istiyor. Gen açısından zayıf bireylerin ise doğa tarafından üreme hakları bir seçilim sonucunda ellerinden alınıyor ki ırk daha kuvvetli, boylu poslu, dayanıklı olsun. İşte tam bu noktada insan devreye girince, koskoca Tabiat Ana'nın milyarlarca yılda geliştirdiği bu mükemmel içgüdüsel mekanizma yerle yeksan. Şimdi görücü usülü evlenmeye bok atmıyorum. Çoğumuzun anası babası bu şekilde evlenmiş. Ama benim bahsettiğim bizimkiler değil. Bu yazıyı okuyan insan, kaç kardeşsiniz. 2, 3 hadi en fazla olsun da 4 kardeş olun. Benim dediklerim, aslında çayırda çimende yaşasa üreme şansını elde edemeyecek olup da bu hakkı tepe tepe kullananlar. Artık 8 çocuk mu dersin, 11 çocuk yapan mı dersin. Çocukların adını hatırlamayan var ya. Yani demek istediğim aslında biz de işi dişi bireye bırakmıyoruz, evlenmeyeceği bir insanla görücü usülü olarak evlendirilip bir de bu insandan 8 çocuk sahibi olmak zorunda bırakıyoruz. Şimdi kimse evladının yanlız kalmasını istemez. Üreme hakkından mahrum bırakmak istemez. Ama böyle de olunca niteliksiz çoğalıyoruz be güzel abicim. Ondan sonra Domuz Gribi. Domuz Gribi tabi. Bağışıklık mı bıraktınız insanda. Nerden çıktı domuz gribi. Meksika'dan di mi. E İsviçre'den çıkacak hali yok. Hiç gözünüze çarpmıyor mu o turistler, Sultanahmet'de Taksim'de falan. Erkekler upuzun, kadınları hökümet gibi. Çünkü adamlar biraz kalplerini, içgüdülerini izliyorlar eş seçerken. Kadın diyor ki bu adamdan çocuğuma baba olur mu? Erkek diyor ki bu kadın çocuklarıma iyi annelik eder mi? Saçı parlayan, gözünün feri yerinde olan insandan çocuk yapmak istiyorlar. Ya hiç bir geleneğe göreneğe bir şey demiyorum, ama bi geldiğimiz duruma bakalım be hocam. Türkiye'de genç nüfus bilmem kaç milyon. Ama usta nicelik çok iyi güzel de nitelik yerlerde. Onu n'apcaz. Üremekse üreriz, görüldüğü üzere o iş kolay. O denyolardan biri bi basına açıklama bile yapmıştı, "Bi karıdan 10 tane en fazla, sonra yenisini bulmak gerekiyo" diye. Kimse üremesin kimse görücü usülü evlenmesin demiyorum da, yıl oldu 2009 az biraz daha düşünelim bir şeyler yapmadan önce, diyorum.
#F91W-1
17 Mayıs 2009 PazarŞimdi hangimizin bu saati dolmuşçuların direksiyon simidinde görünce içi hoplamıyor? Ya da sokakta birinin kolunda görünce ilkokula ya da erkeksek sünnetimize dönmüyoruz. Yaklaşık bir haftadır bu saat konusuyla acaip ilgileniyorum, bir ton bişeyler okudum. Bir sürü özelliği var saatlerin, buna göre de fiyatı artıyor. İçindeki kullanılan değerli taşlardan, tasarımın özelliği, reklamlarında kimin oynadığı ya da kimin sponsoru olduklarına göre şeyler. Ama bu saatte öyle bir şey yok sıfır reklam kampanyası, sıfır tanıtım, ama bütün Türkiye kullanmış. Bu şimdi hayatımızdan geçen bir harika değildir de nedir. Ne saatlere baktım fiyatlarını aklınızı almaz. Zenith'ler, Rolex'ler, Graham'lar efenime söliyim Tag Heuer'ler. İnsanlar yazmış şöyle iyi saat böyle iyi saat falan.."250,000 $ mı, e normalmiş abi bu saate az bile." gibi yorumlara bile rastladım. Bi kişi de dememiş ki "Abicim bu saat bana sünnetimde geldi, 10 sene taktım tık demedi. Hem de 3 tuşuna birden basınca güneş enerjisiyle şarj oluyo, böyle bütün rakamları 8 oluyor falan." Hiçbir saatin zannetmiyorum böyle akılda kalan böyle insanı sevindiren bir özelliği yoktur. Hem de su da geçirmez. Bak "WR" yazıyor. O'nu da babamıza sorup öğrenmiştik ya, hadi neyse..
Gerilerden Gelen Kemalettin
10 Mayıs 2009 PazarŞimdi hepimizin aklına çirkef oyuncu deyince onlarca adam gelir.Özellikle Türkiye’de son zamanlarda bayrağı taşıyan adam İsmail Güldüren’dir.Ama benim bahsedeceğim adam çok özel bir insan..
90’lı yılların tartışılmaz en asabi en çamur adamı Kemalettin Şentürk.1970 doğumlu futbolcudan bozma siyasetçi,siyasetçiden bozma teknik direktör.Kariyeri boyunca 11 farklı takımda oynamıştır.Ama ben onu Fenerbahçe’deki olağanüstü hareketleriyle hatırlarım.Rakibe sert girmeleri olsun,kırmızı kartları olsun,takımdaki arkadaşlarıyla veya hocalarıyla kapışmaları olsun hep özel yeri vardır bende.
Baskıyı görünce orta sahadan top şişiren bir adamdır kendisi.Hatta bir ara 5-6 maçlık ceza aldıktan sonra, takımının onun maç eksiğini gidermesi için ayarladığı bir hazırlık maçında bile kırmızı kart gördüğüne dair söylentiler vardır.
Futbolculuğu sırasında solcu olduğunu ve Ahmet Kaya dinlediğini söylemişti. 2007 yılında da futbolu bıraktıktan sonra İşçi Partisinden milletvekili adayı olmuş ama partisi oy barajını aşamadığı için milletvekili olamamış.
Geçenlerde internette gördüm kendisini.Ergün’le beraber Hacettepe’nin başına geçmiş.Ergün buzdolabı gibi sakin soğukkanlı bi adamdı.Kemalettin’de tam tersi.Hayırlısı olsun diyeceğimde pek hayırlı olmayacak çünkü takımı küme düştü.Devrimci adam azimli adam.Belki arada sırada çıkar sahaya 1-2 hareket yapar eskilerden.İşte o zaman 2.ligi takip etmeye başlarım
Galiba dün gece hayatımda izlediğim en güzel filmi izledim. Filmin adı "The Fall". Yönetmeni Tarsem Shing. Sinemadan öte bir olay yapmış yönetmen. Gerçekten saygı duyulası. Festival filmi olarak tanındığı için duymamış olabilirsiniz. Ülkemizde fazla gösterilmedi zaten. Sırf bu filmi izlemek için Adapazarı'na giden arkadaşlarım var. O derece. Film "Stuntman" denilen dublörler hakkında bir hikaye. Başrolünde "Pushing Daisies" dizisinden tanıdığımız Lee Pace oynuyor. Bir de bir kız çocuğu var ki, ömrümde gördüğüm en güzel çocuk karakterlerden birini canlandırmış. Süresi 117 dk. Görsel olarak film o kadar aşmış ki izlerken durdurmak zorunda kalabilirsiniz. Gözünüz adeta kaldıramıyor filmdeki sahneleri. Mekanlar inanılmaz. Bir masal hikayesi olduğu için Piramitler'den Eyfel Kulesi'ne, Babil'in Asma Bahçelerinden adını bilmediğim inanılmaz tapınaklara kadar bir çok yer geziyorsunuz 6 kişilik bir çete ile. Pan'ın Labirenti'ni alın 3 ile çarpın gene de bu filmle boy ölçüşemez bence (o filmi de çok başarılı bulan biri olarak söylüyorum). Hele filmin bir yerinde karşınıza Semazenler çıkıyor ki, bizim için zaten o dakikaya kadar inanılmaz güzel giden film daha bir güzelleşiyor.
İTÜ Meyhanesi
9 Mayıs 2009 CumartesiBenjamin Agüero
8 Mayıs 2009 CumaBu bebek fotoğrafta 20 günlük. Daha bu yaştan çıkmış yeşil sahalara. Öyle bir çocuk ki bu, dedesi Diego Armando Maradona, adını bilmeyen yoktur, babası da Sergio Leonel Agüero. Şimdi açık konuşalım bu çocuğun elektrik mühendisi olacağını düşünen var mıdır? Ya da ne biliyim ressam olabilir mi? Kısmet mi diyelim ne diyelim bilmiyorum ama, inanılmaz bir gen seçkisi altında doğduğu kesin. Bu olaylara uzak olanlar için bir kaç örnek vermek gerekirse, mesela Micheal Jordan'ın kızıyla LeBron evlense doğucak çocuğun 1.80 boyunda, 65 kilo çiroz bi çocuk çıkması kadar abes bir olay.Veya Einstein'ın çocuğunun ÖSS'yi kazanamaması. İlginç çok ilginç. Zaten bence böyle adamlar damızlık alınmalı. Evet. Evrim Teorisi falan diyoruz madem. Böyle adamları alıcan, kadınlar da bu şekilde boylu poslu, labarotuar ortamında herhangi bir haz olmadan çiftleştiricen. Çok uç bi fikir gibi gelebilir ama zaten bu da kimseyi bağlamaz. Benim fikrim. İstersem yaparım istemezsem yapmam. Zaaten ben bu adamlardan birini görsem hayatta aklıma böyle bir şey gelmez. İmza falan da istemem direk kanka olmaya çalışırım. Kardeşim ayağı yaparım. Balı tutarım barnağımı da yalarım dostlar.
Tunanymous
1 Mayıs 2009 CumaEvery human being on earth, has the right to dream freely. Including bastards, alcoholics and even idiots.