Bu 2 oldu. Gene İbrahim Abi(Bakkal), gene bira ve gene hüsran. Havalar cehennem gibi İstanbul'da. Hele bizim aileden bozma öğrenci evi, yazıklar olsun, sanırsın Gazze. 55 derecesi var evin içinde gölgede sıcaklık, banko. Dedim ki çıkayım da şurdan da 2 tane soğuk bira alayım en tenekesinden, bi serinleyelim.
Bizim evde bira şişeleri için kasa bulundururuz. Bildiğin bira kasası, şişeleri diziyoruz, sonra getirmesi götürmesi kolay oluyor. 20 tane falan şişe var. Aldık götürdük pislik etmesin evde diye. Evi zaten bok götürüyo aslında da. Neyse başka yazının konusu. Bakkalla muhabbet, sohbet.. Bi değişiktir, muhabbetimiz çok iyi bakkalımızla. Ne gerek varsa. Klima almış onu gösterdi falan. Çeşitli şakalar, hayvan erkek muhabbeti falan. Neyse aldık biraları, bi tane de Neskuvik aldım. Çıktım dışarı, yarı dolu bıraktığım kasanın boşunu aldım, ekmek dolabının önünde durup bütün nezlesiyle, gribiyle, mikrobuyla, H1N1'yle hapşuran bi tane ince sesli var, iyi geceler dedim onlara devam ettim. Saat gece 11 falan. tam yürüyorum eve doğru, karşıdan biri geliyo. O saatte normalde kayda değer insanlar olmayacağı için dışarıda, önce sallamadım. Aramızdaki mesafe 15-20 metre falan. Ama arkadaş yaklaştıkça, yaklaştıkça "Ulan kızmış gelen.", "Olm güzel mi lan sanki?", "Güzelmiş bak Allahı var.", ve son olarak " Sana yemin ediyorum aşık oldum" düşünceleri sırasıyla aklımdan geçti. Peki ben ne halde miydim? Ahanda bak üstümdeki kıyafeti ve aksesuarı yazıyorum. Genel hali gel sen tasavvur et sayın okur.
- Üstümdeki tişört belki 4 yıllık ve Atilla diye bi arkadaşımdan aldım. Basket oynarken ve yatarken giyiyorum, kolları kesik, sarı ve üstündeki siyah yazılar pislikten ve deformasyondan okunmaz halde.
- Altımda ise Berker'den, abartmıyorum bak sana 2003 Blacktop'da aldığım çakma Reebok şort.(Bizim eve gelip de kalanlar muhakkak bi kere giymiştir. Kırmızı böle, ağı falan esnemiş, dilenciye versen giymez.)
- Ayağımda terlik.. Parmak arası falan da değil ha. Bildiğin malibu terlikler var ya. Onlardan. Aslında Nike ama o karanlıkta gözüktüğünü sanmıyorum.
- Sağ elimde boş bira kasası. Üstüne oturuyolardı ordan aldım. Leşlikten öte, sokaklarda kaç gündür sürünüyo belli değil.
- Sol elimde siyah poşet. Üstüne "BEN BAKKALDAN ALKOL ALDIM, ORTAMLARA, BARLARA GİTMEYECEK KADAR DA UYUŞUK VE PARASIZIM" yazılı , pankart taşısan o poşetin içinde bira olduğu o kadar belli olmaz
Bu halde o kızla karşılıklı olarak, toplam 7 saniye falan, 40 santimlik kaldırım üstünde yürüdük. Kız bana baktı, baktı, baktı... En son öyle bi bakış attı ki, hayatımda çok reddedildim ama bu kadar net, bu kadar açık, ve tek kelime söylemeden olanını yaşamadım. Kendimden utandım. Ayrıca bu 2. kez oluyor. Ne zaman pespaye, pejmürde halimle bakkala gitsem güzel bi kız görüyorum arkadaşım ya.
Ha bak şöyle bir şey de var. Sanki en janti halimle geçsem o kızın önünden bi şey olacak mıydı? Bi hamle bi atılım gerçekleştirebilcek miydim? Tabi ki hayır. Öyle insanlardan olmadığım zaten 6 yaşında belliydi.
Ama usta, n'olurdu şimdi o kız arkadaşlarının yanına gidip de "Ayyy.. Çok yakışıklı bi çocuk gördüm sokaktaaaaaa.." diyeydi. Bu şekilde gidip söyleyeceği -o da en iyi ihtimalle- "SERSERİ" olacaktır.
Ulan İbrahim Abi ve Efes Pilsen, bana zorla Serdar Ortaç'tan alıntı yaptırıyosunuz şu blog'da be. Ama durumu özetliyor sanırım.
"Hayaaaaaaaaaaaat, beni neden yoruyosuaaaauaauauannnn..."
0 responses to "İbrahim abi, güzel kızlar ve bira kasası üzerine.."
Leave a Reply