Every human being on earth, has the right to dream freely. Including, bastards, alcoholics and even idiots.

Melaba!

Bu blog'un yazarı, bu blog'la ilgili hiç bir şey vaad etmediği gibi, eşek sıpasının da tekidir. Bi hayrını görmezsiniz. Yaralı parmağa işemez yani. O derece...




Pederden çalıp, annemden gizli gizli okuduğum L-manyak'ların, Leman'ların, edepsiz ve bol küfürlü dünyasında okumaktan en çok haz aldığım elemanlardı bunlar. Daral & Timsah..

Daha yaşım 12-13 olması lazım. Annem izin vermiyo o dergileri okumama. Yazık, kadın bilmiyo tabi neler neler okuyoruz, okulda kimlerle takılıyoruz.. Küfür ettiğimi 17-18 yaşında öğrenmişti. Bense 4. sınıfta hala daha en yakın arkadaşlarımdan biri olan şahıs bizim sınıfa düştüğünde çok pis küfür ediyodum zaten. Ama ne bilsin kadıncağız, oğlunu korumak istiyo o da..

İstiyo da, bilmiyo ki, ben dergileri saklamak için kullandığı, tüp yanı, baca deliği, gardrop üst çekmecesi gibi tüm zulaları biliyorum. 13 yaşında ve belaltının başka işlere de yarayabileceğini yeni yeni öğrenen bir ergeni, hafif cinsellik içeren, komik küfürlü, bambaşka bi dünyanın anahtarı olan o dergileri okumaktan alıkoymaya, değil benim ne yapacağımı gözümden anlayan annem, Hillary Clinton gelse alıkoyamaz zaten.. Neyse..

Nedendir bilmiyorum ama, Leman dergisini ilk elime aldığımda, hemen Daral ile Timsah'ı açardım. O zaman sanatçıların yaptıkları işle neler anlatmak istedikleri zerre umurumda değildi. Önemli olan, bir karikatürün veya sanat ürününün içerdiği meme sayısıydı. 2'ye bölüp içinde geçen çıplak kadınların da sayısını da bulabiliyodum üstelik. Ama Kunteper Canavarı, Vurkaçoğlu, Bahadır Boysal'ın köşesi gibi bir çok köşe cinsellik içermesine rağmen, ben önce bu adamları okurdum. Muhabbetler çok komik olurdu çünkü.

Daral'ın hakikaten daralması, Timsah'ın adına yaraşırcasına bir Timsah gibi alemden aleme akması, fırlamalığı çok süper gelirdi. Şöyle bi replik vardı, bak yıllar geçmiş üzerinden, hala aklımda;

"Ah Rıfat Hoca, zamanında parmaklarını birleştirip de cetvelle giriştiğin Timsah, şimdi senin emekli maaşınla aldığın yazlıkta, kızına neler yapıcak.. Bi de arabanın anahtarını çalarsam var ya, intikamın kralından sayıcam bu anı..."

Bi de bu esnada, Timsah'ın omuzlarında çıplak bi kızın olduğunu düşünürsek, değil tüpün yanına, Çin'e dahi saklasan gider bulurum ben o dergiyi anne.. Hiç kusura bakma..

Şimdi düşününce daha iyi analiz edebiliyo insan aslında. Daral dediğin tam arada kalmış, anti-politik, nihilizme yakın Türk genciydi mesela. Babasında para var, her şey var, ama tutunacak dalı yok. Boşluğa düşmüş, karı-kız, arabalar, imkanlar arasında ne bok yiyeceğini bilemiyo. Kötüsünü görmemiş çünkü, iyisini ne yapsın. Yogaya, terapiye gider, paraşütle giderken mastürbasyon yapar, okulunu bitirmeye çalışır, hiçbirinden istediği aidiyet duygusunu alamazdı.

Timsah da, tam anasının gözü.. Bi tane derdi var.. Onun bunun karısına kızına sarkayım, yatağa atayım, iğfal edeyim.. Bi de güzelinden araba ver altına, daha da bişey söyleme.. Cin gibi adam, ama kendinden başkası zerre umurunda değil. İşte şimdi böyle bi fırlama zekası, Daral'ın babasının imkanıyla birleşince noluyo biliyo musunuz? Seyyar fuhuş arabası oluyo işte..

Hatırlarsınız, bi ara öyle bi muhabbet çıkmıştı. Minivanların arkasındaki koltukları çıkarıp, bi de yatak atıp içeri, Amerikan filmlerindeki dondurmacılar gibi, beyaz kadın pazarlıyolardı. İşte bu Timsah'ın bu mevzu gerçekte yaşanmadan 4-5 sene önce aklına gelmişti. Hayata geçirip, çok da acayip para kazanmıştı hatta..

Timsah'ın olayı bu kadarla kalmıyodu. Menziline giren kızı ne yapar eder muhakkak yatağa atardı. Hatta bi keresinde, kendisine neden hep elinin donunun içinde olduğunu soran bayanı,

"Çünkü ben çocukken topum yoktu, pipimle oynadım, arabam yoktu pipimle oynadım… O benim ilk arkadaşım, ilk oyuncağım.."

diye tavladığını bilirim.

Ama biraz da içliydi hergele.. Bi tane kızı yatağa attıktan sonra altından pamuklu külot çıkınca acımış, kıza dokunmadan bırakmıştı. Sonra da Daral onu Nejat Alp dinleyip sessiz sessiz ağlarken bulmuştu. Timsah'ın yüzünün gülmediği tek hikayede buydu galiba..



Ya şimdi, nerde o eski karikatürler demek istemiyorum ama, şimdiki mizahçılar, işi biraz daha basitleştirdiler. Leman dergisi mesela, bayaa underground diyebileceğimiz tarzda bi dergiydi. İçinde küfür vardı, elemanların elinden sigara düşmezdi, cinsellik vardı, hatta belki de biraz fazla vardı. E öyle olunca da herkes almıyodu tabi dergiyi. Şimdi mesela Uykusuz dediğimiz canımız ciğerimiz degiyi, hiç bir anne çocuğundan saklamıyodur. Ama L-manyak okumak kolay değildi mesela.. Saklı olan daha güzel, daha tatlı olur ya, o yüzden hala daha Kötü Kedi Şerafettin'in, Kunteper Canavarı'nın, Mem-Coş'un yeri farklıdır bende..

Bi de eski muhabbetlerin güzel gelmesi var insana(Eğer bu duygu olmasa, yok efendim 80's Party, 90's Party, 60's Are Back falan gibi partilerin organizatörleri aç kalırdı.) Hem klasikleşmiş biraz, hem de hatırlayan fazla insan yok ya, çok süper geliyo insana..

Gene de son söz olarak söyleyeyim, tüm bu yazdıklarım, bu haftaki Uykusuz'a altıma sıçana kadar güldüğüm gerçeğini de değiştirmiyor. Hakikaten çok başarılı.. Hele ki, Budist Tapınak Rahiplerinin olduğu karikatür, Çeliktepe Cengizhan Lisesi-Lise Dö Sen Benuğa karikatürü ayarındadır, dikkat ediniz.

Haydi, sağlıcakla...


0 responses to "Tripanazomigambiyetsizler"

Leave a Reply

Blog Widget by LinkWithin