Every human being on earth, has the right to dream freely. Including, bastards, alcoholics and even idiots.

Melaba!

Bu blog'un yazarı, bu blog'la ilgili hiç bir şey vaad etmediği gibi, eşek sıpasının da tekidir. Bi hayrını görmezsiniz. Yaralı parmağa işemez yani. O derece...

Maykıl Ceksın

30 Haziran 2009 Salı


Herkes yazmış bişiler ben eksik kalmak istemiyorum.

Ben üzülmedim aslında öldüğüne. 10 yıldır yüzünü mü görüyoruz zibidinin. Ne zaman haberi çıksa, yok bebeğini sarkıtır, ne bilim oğlancıymış aslında falan.. Öldüyse öldü napalım hocam. İlla birine üzülceksem, John Lennon'a üzülürüm, Kurt Cobain'e üzülürüm, Yavuz Çetin'e üzülürüm, Ruhi Su'ya üzülürüm. Üzüldüydüm zaten bi daha üzülürüm. Ne üzülcem Maykıl'a.. Bütün medya tutturmuş onunla büyüdük falan, yok gençliğimin idolüydü, ıvır zıvır bi sürü bişi. Afedersin ama Maykıl'ın da çok da s.kindeydin yani. Adam son zamanlarında 7 tane antidepresan falan kullanıyomuş, at içse ölür diyo doktorlar. Anasını görse Süleyman Demirel sanıcak. Tövbe estafurullah..

Demem o ki, Maykıl öldü diye 1 canım sıkıldıysa, Neşet Ertaş ölsün 1000 canım sıkılır. Hey yavrum hey! Bi bağırsın valla "AYDOOOOOOOOOOOOOAAAASSSSTTTT!!!" diye, o maykıl var ya moonwalk'la kaçar Latin Amerika'ya. Aslanım Neşet abim. Uyuşturucusu yok, karısı kızı, kumarı yok. Varsa yoksa sazdı, türküydü, sanattı, müzikti. Hem istese moonwalk'un da kralını yapar da, tarzı diil Neşet Abi'min.

Toe

29 Haziran 2009 Pazartesi


İnsanoğlu'nu en çok şaşırtan bir olay da başkasının ayak parmaklarını yakından, ya da uzaktan, yani inceleyebileceği kadar mesafeden görmektir. Hele bi de öyle bi niyetiniz yoksa, yani simültane olarak geliştiyse bu olay, insanı çok şaşırtır. Düşüncelerden düşüncelere, ikilemlerden ikilemlere götürür sizi. Aklınızdan aşağı yukarı şöyle şeyler geçer:

"Hmm.. Bi benim tırnaklara bak bi onun tırnaklara bak. Gocuman benimkiler, onunkiler daha ufak sankim."
"Oha, oha. Bi kes onları be hayvanoğlu hayvan."
"Döhööööyyt. Fare mi öldü lan orda. O nası bi morarma."
"En göççükleri benziyo biraz da, büyük olanlar bambaşkaymış"

Mesela sayın okur, sen şimdi bakınca aşağıdaki resme, böyle şeyler düşünüceksin hemen hemen. Yok onun tırnağı bokuma benziyomuş, yok benim ikinci birinciden daha uzun onun diil falan.




Daha bu olayı metanetle karşılayıp da "Hepimizi Allah yarattı abicim. Farklı farklı insanoğlu." deyip de geçenini görmedim. İnsan babasının tırnağını bile görse şaşırıyor.

Kendi başına gelen edit: Şu güne kadar yazdığım en iğrenç kayıtta bu oldu galiba. Olsun arada bunlar da lazım.

Risk Analizi ve Zeytin

22 Haziran 2009 Pazartesi


Dünya'nın en riskli işlerinden biri, bence, ekmek arası zeytin yemektir arkadaşım. Isırığı attın ya, o çekirdeğe bi denk gelsin dişin, hadi bakalım geym ovır. Ne yediğinden bişi anlarsın, ne derdini etrafındakilere anlatabilirsin. Konuşman gerekir o an ama daha konuşabilenini görmedim. Yarım yamalak küfür çıkar ağzından en fazla. "Hallahın belası..zeytin kere..sinin srtna ben..glmşini gçmşni.."


Taktik şudur;
Ya hepsini birden kapsayan bir ısırık atmalısın, ya da ucundan geçirmelisin dişleri. Kritik hatayı yaptıktan sonra, Florence Nightingale gelse o acıyı yaşamanı engelleyemez.

Bu işin üstadı da amelelerdir. Şu kadar zaman ellerinde hep görürüm zeytin ekmek. Daha acıdan kıvrananını görmedim.

Sonuç olarak;
Zeytin dediğin masum ve sağlıklı sebze (sebzedir heralde, lan yemiş desek daha doğru galiba da), küçük parmağı masanın kenarına çarpmakla eşdeğer etkiye sahiptir insanoğlu üzerinde diyebiliriz.


Cumartesi - Pazar Efes Pilsen One Love'daydım. Bilet fiyatları olsun, performanslar olsun, inanılmaz iyiydi. Tek problemi Santralİstanbul'un biraz uzakta (Eyüp'te) olması gibi gözükebilir fakat Taksim'den kalkan servisleri kullanarak gittik, çok da rahat gittik. Evden çıkıp Portecho'yu görmem yaklaşık 35 dakikamı aldı. Kadıköy'de olsa daha çok yola zaman harcardık hemen hemen. Portecho, Röyksopp hakkında daha çok şey yazıcam heralde de. Çok iyilerdi, adamlar mezarlığa gitseler ölüyü oynatırlar ama benim takıldığım başka bi nokta var.


Şimdi bira fiyatları normaldi. 5 TL. zaten festival dediğinde bira 5 TL olur. Daha da ucuza olmaz. Buraya kadar bi problem yok. Ama usta adamlar bira mojito diye bişey uydurmuşlar orda. Normal bildiğimiz, çok sevdiğimiz, sabahlara kadar içsek gene de doymayacağımız Mojito'nun Bacardi'yle değil de birayla yapılanı. Zaten bi yanda Bacardi, bi yanda bira. Tırt bişe olduğu direk belli oldu. Ama bunu 7 TL'den satıyolar. Tarifini veriyorum üstüne bi iki bişey daha söyliycem.

İçindekiler:
  • 4 çay kaşığı şeker
  • 6 çay kaşığı limon suyu(sıkma olması daha iyi olur. Koskoca Mojito'yu DOĞANAY LİMON SOSU'yla yapmıcan heralde)
  • 3 çeyrek bardak bira
  • 10 tane nane yaprağı
  • Az biraz buz (2 küp kadar)
Nane yapraklarını bardağa koyun. Şeker ve limon suyunu da ekleyin. Havan tokmağı gibi bişey lazım şimdi. Ezicez çünkü. Aman diyim annenizin sarımsak dövdüğü tokmağı kullanmayın. Bitersiniz. Patlayabilir bile. Hiç garantisi yok. Neyse dövüyoruz, çiğniyoruz iyice bu karışımı.Birayı da üstüne koyuyoruz. İstersen de buz atıyosun abicim bunun içine. Al sana Beer Mojito.

Ama mevzu bu değil. Normal bira ne kadar dedik. 5 TL di mi. Bu ne kadar 7 TL. 2 TL fark nerden geldi Tuncay Özilhan ve sayın Anadolu Grup Yönetim Kurulu Üyeleri? Madem ki mühendis olucaz. Hemen bi ufak çözümleme yapalım.

Normal Bira = 5 TL (fiyatına makul dedik.)

8 Limon = 2 TL (pazarda gördüm daha geçen cumartesi. Hem de nası limon böyle, Benim bile %70'im suysa onun banko %95'i su. Değil 6, 26 çay kaşığı limonsuyu çıkar bi tanesinden.)

Nane = Bedava. Toprakta yetişiyo lan nane. Gel buliyim bizim evin önündeki bahçeden.

Şeker = Dalga geçmeyin lan benle. Onun içine koyan şekerin fiyatını bulmak için ufacıcık bi dx parçası falan seçip de integral almamız gerekebilir. İhmal ediyorum. İtiraz eden varsa ben evden de getirirdim, söleselerdi.

Çeyrek limon kullanıldığını düşünelim. Ne kadar etti?

5 TL + 0,125 + 0 + 0 = 5.125 TL

Sırf bunlar bilmez, ne anlar la bunnar, diyerekten 1.875 TL haksız kazanç. Olmadı EPOL, olmadı Tuncay Özilhan, olmadı Pozitif.




Bu adamlar işi biliyo abi. Belgesel dedin miydi, BBC'den öte yol yok. Adamlar resmen bu işin Barcelonası. İzlemeyenler PLanet Earth ve de Blue Planet serilerini kesinlikle izlesinler. Çok temiz tavsiyem olsun.


O diil de şu David Attenborough(narrator), masalcı dedemiz olaydı ya bizim.

Çok istek geldi, çok merak edildi, çok soruldu. Ben de hümanist ve içki seven biri olarak, Beşiktaş sahilde ve Değirmendere sahilde herkes rahat rahat efes tombul şişe ve türevlerini içebilsin diye bu yeteneğimi buradan halka mal ediyorum. Adım adım açıklayacağım.


Hem bu yöntemi sadece sahillerde kullanmak zorunda değilsiniz, evde, işyerinde, otellerde, otobüste, Millet Meclisi'nde, terasta, kısacası her yerde kullanabilirsiniz. Tek ihtiyacınız, uygun bir çakmak. Sağlam plastikten ve dikdörtgen prizma şeklinde olanlar tercih sebebidir.




Adım 1: Kullanmadığınız elinizle (benim için sol elim) biranın boynunu resimde görüldüğü gibi kuvvetli bir şekilde kavrayın.

Adım 2: Başparmağınızı azıcık gevşetin. Çakmağın dibinin girebileceği kadar bir boşluk oluşsun.

Adım 3: Çakmağın dibi girdikten sonra, başparmağınızı iyice bastırın. Öyle bi bastırın ki sırasıyla kapak, çakmak ve başbarnağınız sıkıca kilitlensin.

Adım 4: Buradan sonrası sizin fizik ile olan ilişkinize kalıyor. Manivela kolu gibi alttan verin baskıyı, verin pireşşırı. Amiyane tabirle kanırtın. Kanırt, kanırt. Bütün gücünle kanırt.

Adım 5: Zaten çoktan bir "pıst!" sesini duymuş olmanız lazım. O sesi duyduktan sonra zaten cesaretiniz gelecektir. "Olm hadi lan, oluyo Allahıma" gibi düşünceler, zihninizde dönüp duruyordur. Az daha kuvvetlenip "Al ulan anasını sattığımınınnının..hmpfSsSSsSs!!" aşamasına geldiğiniz an: "PLOP!" biranız açıldı. İçmeye hazır.


Bunu biraz Master Degree'ye getirdikten sonra aşağıdaki diğer alet edevatla da açabilirsiniz. Ben sadece denediklerimi yazıyorum. Mantık hep aynı.

  • Gazete
  • Cep Telefonu (eski bi tane olsun. Benim 1100 ideal mesela)
  • Çatal, Bıçak, Kaşık vs.
  • Başka bir bira şişesi (bu yöntemde daima sona 1 adet açılmamış bira kalacaktır.)
  • Teneke Bira

Hadi bakıyim. İyi içmeler.

Appuachi'nin Facebook ile İmtihanı

15 Haziran 2009 Pazartesi


Öyle bir insan arıyorum ki, resminin altına "Wauww, süper çıkmışsın.. :D :P" ya da "Gözlerimi kamaştırdın yaws.." falan gibi jestlerde(!) bulunarak, o kızı bağlamış olsun. Ya da kızlara soruyorum, işi böyle başlatarak ilerleten var mı aranızda. Varsa beni bulun.


Türk Apaçiler bunu anlamadı arkadaş. O resmin altına "O kadar güzel çıkmışsın ki.." yazıp sonuna da 3 nokta koyarak gizem katmaya çalışıyosun ya. O bi boka yaramıyo. Jude Law gelsin, bi fotoğrafa öyle yorum yapsın, o bile o kızı bağlayamaz. İmkanı yok ya. Zaten dikkat et, o yoruma ya cevap gelmez, gelse bile anca bu kadarını alırsın bak. O da en iyi ihtimalle "Teşekkürler :P" Yani o en sondaki uyduruk smiley geldiyse kendini şanslı say zaten. Kız sana uyuz olmamış demek o. Zinhar şansın yok da.

Hiç gördün mü sen, öyle bi yorumdan sonra "Ya aynen çok güzel çıkmışım, ama sen, ama bu karizma, allahım nasıl da farkına varamadım. Senin olmak istiyorum" gibi gelişen olaylar. Yok. Olasılığı 0/1.598.554. Yani 0.


Apaçiliğin bile bi şerefi, onuru vardı. Onu da iki paralık ettiniz lan. Dediğim gibi böyle bir insan bulursam, kız ya da erkek, Türkiye Apaçiler Federasyonu Ömür Boyu Başarı ödülünü bizzat kendim vericem. Altından böyle. Pırıl. Yumuk.

Şarkı

13 Haziran 2009 Cumartesi

"İnsanların kafası güzelken onların ağzına sıçan şarkı yapabilmek için sarhoşluğun bir adım ötesine geçmek gerekir"

"If you want to make a song that will make people to fuck the shit outta them when they're drunk, you have to be one step ahead of being drunk"


Tunanymous


Asıl konumuz Pete Dunham değil. Green Street Hooligans adlı film. İzlemiştim. Tekrar izledim. Bundan sonra daha da kendimi herhangi bir takımın taraftarı olarak lanse etmeye gönlüm el vermez. Galatasaray, Kocaelispor hatta Değirmenderespor. Bunlarınki biraz abartı ama, bence bu adamların yarın öbür gün "Harbi taraftar bizdik çocuum" demeye hakkı var. Bundan sonra da Football Manager oynarsam, direnktman(!) Westham United'la başlarım.

Az biraz şiddet içerir. Futbol fanatiği erkekler kesinlikle izlesin. Testere serisinden daha fazla şiddet yok. Ona göre diğer insanlarda izlesin.

Filmdeki meşhur tezahüratla bitirelim.

''i'm forever blowing bubbles
pretty bubbles in the air
they fly so high, nearly reach the sky
then like my dreams, they fade and die
fortune's always hiding
i've looked everywhere
i'm forever blowing bubbles
pretty bubbles in the air
united, united, united"..

*******Video az biraz Spoiler tadındadır*******




*******Video az biraz Spoiler tadındadır*******

Panellerin En Fevkaladesi

12 Haziran 2009 Cuma


Geçen senenin panelinden bir kesit. Soldan sağa:


Ayaktakiler: Kimse ayakta diil lan orda. Kandırmayın insanı.
Oturanlar: Akrep Nalan, Uçan Adam, Cansever, Saffet Susiç


Anlam karmaşası engelleyici not: Aşağıdaki anket sonucuyla ilgili kayıt sonuna kadar okunmalıdır.


Güzeller güzeli Natalie Portman, çetin geçen anket mücadelemizin sonunda Cansever'i bir oy, Scarlett'i ise 3 oy farkla geçerek birinci olmuştur. Hayırlı olsun.


Cansever'i de bizzat arayıp performansından ve Türk Gençlerinin fantezi dünyasına verdiği zarardan dolayı tebrik ettim. Blog'umuzun paneline davet ettim. Kırmadı sağolsun. 22 Ağustos günü Beşiktaş Evlendirme Dairesi'nde muhtarımız Cengiz Hacıömeroğlu'nun moderatörlüğünde "Türk gençlerinin cinsel hayatı neden yerlerde sürünüyor?" başlıklı panelimizde, Uçan Adam Sabri Bey, Saffet Susiç ve Akrep Nalan ile beraber sorularınızı bekliyor olacak. Biletler Biletix'de. Ya da değil. Bakmam lazım.

Telefon kaybetmek

5 Haziran 2009 Cuma

Dün telefonumu kaybettim. Zaten dandik bişi olduğu için hiç endişelenmedim. Okulda bi yerlerde unutmuşumdur, çalışanlardan biri alır ben Tuğrul'a haber veririm o da gider alır diye düşündüm. Aynen öyle oldu. Aslında çok aranılan bir adam değilimdir. Telefonum günde 4 kere falan çalar. Genellikle yemek yerken ya da bana en uzak olduğu zamanlarda. 3'ü babamdır zaten. 1 tanesi de ya ev arkadaşım "Dışarıdan bişey istiyomusun?" diye arıyodur ya da Tuğrul "Tonoz'a gel" diye arıyodur. Ama dün telefonumu kaybedince bi trafik oldu ki sorma gitsin. Aşama aşama yazıyorum. Gerçek hikayedir.


Part I

Telefonumu bulan çalışan Kuzenimi aramış. Kuzenim babamı aramış. Babam ev arkadaşımı aramış. Ev arkadaşlarımdan biri İzmit'te olduğu için o da buradaki ev arkadaşımı aramış. Ben kimseyi arayamadığım için, Kerem eve gelip de "Buldun mu lan telefonunu?" diyince salak oldum. "Sen nerden biliyosun?" diye sordum, sormaz olaydım. Bu aramalar part I diyebiliriz.

Part II

Evde misafir var. Eve gelcek evde kimse yok. Beni arıyor, garson çocukla konuşuyor. DAha sonra garsondan telefonu alan Tuğrul'la konuşuyor, Tuğrul'dan önce telefonu açan Fatoş'la konuşuyor. Sonra Tuğrul ile konuşuyor. Tuğrul'dan Kerem'in telefonunu alıyor, açıyor Kerem'le konuşuyor, oradan aktarmalı benimle konuşuyor. Son olarak da ben kendi telefonumu arayıp Tuğrul ile konuşuyorum. 

GARSON-->KUZEN-->BABA-->GENCAY--->KEREM--->BEN

MİSAFİR-->BEN(GARSON)
                  -->BEN(TUĞRUL,FATOŞ)
                  -->KEREM
                  -->BEN(SAHİCİ BEN)

KEREM(BEN)-->BEN(TUĞRUL)
 
AMA SONRA BEN BİR KİŞİYLE KONUŞMAK İSTEDİĞİMDE 3 NUMARA İÇİNDE "ARADIĞINIZ NUMARA KULLANILMAMAKTADIR" OLUYOR. ŞU KADAR TRAFİĞE İZİN VEREN AVEA-TURKCELL ORTAKLIĞI, BİR TANE TELEFON KONUŞMASINA İZİN VERMİYOR. O SESLENDİRMEYİ YAPAN KIZI BULURSAM DA KAFA GÖZ DALICAM. HABERİ OLSUN.

Final Zamanları

3 Haziran 2009 Çarşamba


Her öğrencinin başında var, hepiniz aşinasınız bu muhabbetlere de ben gene de yaziyim dedim. Bugün ders çalışmamak için 3 tane tenis maçı izledim. Sonra sınav nereden nereye diye sormak için msn'de sınıftan insanların (zaten 2 kişi tanıyorum) çevrimiçi olmalarını bekledim. Sıra bende olmamasına rağmen 2 kez bakkala bir kez DİA'ya çıktım. Bi tane fesleğenimiz var camın önünde duruyor, onu 3 kez suladım, odamı süpürdüm ve yerinden çıkan prizi değiştirmek için tam 1 saat uğraştım. Az kaldı eve boya badana yapıcaktım. Aklımdan geçirdim. Şu an da youtube'dan salak salak videolar izlemekle meşgulüm. Bundan sonra da How I Met Your Mother'ın tekrarı var onu izlicem. Sonuç mu? USIS* üzerinden görücez.



(USIS: Undergraduate Student Information System, Allah bin belasını versin.)


Çok sevindirici edit: B+ geldi. Hadi hayırlısı.

Blog Widget by LinkWithin